Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

İki 'Tatsız' [G]erçek Üzerine Bir Not...

03 Nisan 2013 Çarşamba

Türkiyenin gerçekliği iki önermenin egemenliği altında şekilleniyor: AKP yönetimi ekonomiyi başarıyla yönetiyor; Kürt sorunu bir çözüm sürecine girmiştir. Bu iki önermeye Lacancı psikanaliz okulunun gerçeklik, gerçekdeğildiruyarısını dikkate alarak yaklaştığımda, önümde büyük düş kırıklıklarına gebe bir gelecek olasılığı şekilleniyor.

\n

Kısaca (ve sabrınıza sığınarak), gerçekliği bir iktidar sistemini koruyan, yaşatan simgesel evren(adeta dil ve imajlardan oluşan bir kürenin içyüzü) olarak, [G]erçeği de bu gerçekliğe, içinde yaşanabilir bir istikrar, bir bütünsellik duygusu (izlenimi/iddiası) kazandırabilmek için, bastırılan, simgesel evrendendışlanmaya çalışılan kavramlar, söylemler olarak tanımlıyorum.

\n

***

\n

AKP ekonomiyi iyi yönetiyor: Bu ekonomik başarınıniki motoru var: Dış kaynak girişi, inşaat sektöründeki canlılık.

\n

Dış kaynak, getiri elde etme amacıyla gelir (Jeopolitik etkenleri şimdilik ihmal ediyorum). Zaten siyasi amaçlı kaynak girişlerini de, kolaylıkla güç/iktidar birikimi destekler, birikim de gücü/iktidarı ve sermaye ilişkisi aynı zamanda bir güç/iktidar ilişkisidir saptamalarıyla birleştirebiliriz.

\n

Dış kaynak getirenin hedeflediği getiriyi (birikimi) faiz, inşaat sektöründeki hızlı büyümeyi de rant kavramıyla değerlendirmemiz gerekiyor. Bu değerlendirme bizi kapitalist ekonominin, [G]erçeğini konuşabileceğimiz konuma taşır: Faiz, rant ve kâr, toplumda üretilen artık-değerin (isterseniz, yararlı bir yakınsama olarak, katma değerin) paylaşılma (eğer zorla talan edilmiyorsa) biçimleridir: Artık-değer esas olarak sanayide (tarım ve hizmetlerde de -“hizmetler”- tartışmalı bir konudur) üretilir: Kapitalist sınıf içinde kâr, faiz, rant olarak bölüşülür.

\n

Türkiye kapitalizminin [G]erçeğine bakmaya çalıştığımızda karşımıza yılanın kendi kuyruğunu yiyerek yaşamaya çalışmasını andıran bir resim çıkıyor

\n

Bir taraftan artık-değer üretme kapasitesi düşük olduğundan, ekonomi sürekli açık veriyor”, dış kaynak gereksinimi kronikleşmiş. AKP döneminde sermaye sanayiden, tarımdan (artık-değer üreten sektörlerden) çok inşaata (ranta) yönelmiş, bunu da dış kaynakla desteklemiş.

\n

Diğer taraftan ekonominin artık-değer üretme kapasitesi düşük, yetersiz bir düzeyde kalıyorsa, gelen yabancı sermayeninbeklediği getirilerin ve inşaatta oluşan rantın gerçekleştirilmesi giderek imkânsızlaşıyor, var olandan yeniyor demektir. Başarılı yönetiliyorsöylemi AKPnin toplumsal desteğini korumaya, dış kaynak gelişini teşvik etmeye, ekonomi yönetiminin çoktan iflas ettiğini, kırılmayı bekleyen borç zincirini gizlemeye yönelik bir fantezidir. İnşaat sektöründe biriken stoklar, AVMlerin boş kaldığına ilişkin gözlemler, büyüme oranının 2011de yüzde 8.8den 2012de yüzde 2.2ye düşmesi bu sürecin artık sonuna gelindiğini gösteriyor.

\n

***

\n

Kürt sorunu bir çözüm sürecine girmiştir: Görüşmelerinbaşlamış, silahlarınsusmuş gibi görünmesi umut vericidir. Ancak bu gerçekliğin, bir istikrar, bir bütünsellik görüntüsü kazanmakta zorlanıyor olması, bastırılmasızor bir [G]erçeğin varlığına işaret ediyor.

\n

Bu [G]erçek iki farklı çatlaktankendini göstermeye/dayatmaya başladı. Bir tarafta, geçmişte bu sürecedestek verme eğiliminde olan bir kesim Türk kimliğini”, “üniter devletkavramını vurgulamaya başlıyor (Ortaylı, Alatlı, İnalcık gibi isimlerin imzaladıkları açıklama. Taha Akyolun kaygıları...). Diğer tarafta, İsmail Beşikçinin dile getirdiği kaygılara ek olarak, Bejan Maturun Spiegelde yayımlanan yazısı büyük tepki çekiyor.

\n

Burjuva-liberal eğilim, postmodern bir yaklaşımla sorunu, bireysel ve kültürel boyutuna indirgiyor (“yalnızca bedenler/birey ve dil/kültür vardır”). Tam bu söylem egemen olur gibi görünürken burjuva-ulusalcı eğilim hatırlatıyor: Ama coğrafya da vardır. Bu yaklaşımların ikisi de, ulusal sorunun, özünde, toprak (kaynak), mülkiyet, sınıf iktidarı sorunu olduğu [G]erçeğinin dışavurumudur. Biri marazi (isterik) biçimde bu [G]erçeği yadsımaya çalışıyor. Diğeri, sürekli coğrafyayı anımsatıyor.

\n

Kürt sorunu, toprak, su, enerji ve bölgesel güç/iktidar dağılımları açısından çok önemli bir coğrafyada, bu kaynakların edinim, kullanım, bölüşüm süreçleri üzerinde yaşanıyor. Bu [G]erçek, kapitalizmin özellikle kriz dönemi koşullarında, ulusal sorunun istikrar kazanabilecek bir çözümününolmadığını söylüyor.

\n

Ama çözmeye ısrarla çalışmaktan başka bir seçenek de yok. Beckettin Adlandırılamayanbaşlıklı yapıtının sonundaki gibi: ...devam etmelisin, devam edemem, devam edeceğim”. Devam etmenin yolu sanırım, mülkiyet, bölüşüm ve sınıf iktidarı sorunlarını aynı anda, ertelemeden çözmeye çalışmaktan geçiyor.

\n

\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları